Online veya Tayland’ın Koh Samui ve Koh Phangan adasında Nora tarafından yoga, nefes çalışması, meditasyon, eğitimler seramoniler ve atölye çalışmaları ve Amanita Muscaria mikrodoz mantar tedavisi ve koçluğu ile yeniden yaşama dönebilir, hayallerinizden hayata kavuşabilirisiniz.
İç ve dış dünyanızı yeniden şekillendirecek, hayatınıza yeni bir bakış açısı katacak ve hayat amacınıza uygun bir yaşam sürmenizi sağlayacak çeşitli bitkisel tedavi ve seremonilerle buradayım. Tayland’daki hastanelerde bile kullanılan doğal bir tedavi yöntemi olan mikrodoz mantar tedavisi hakkında daha fazla bilgi için bana ulaşabilirsiniz.
Program İçeriği:
Depresyonun Nedenleri ve Nasıl Üstesinden Gelinebilir:
Depresyon çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir, genetik yatkınlık, yaşam olayları ve beyindeki kimyasal dengesizlikler gibi. Depresyonla etkili bir şekilde mücadele etmek için şunlar önemlidir:
• Duygularınızı yönlendirin: Bir yolcunun başlangıç noktasını ve varış noktasını bilmesi gibi, kendinizi anlamak önemlidir. Siz kimsiniz? Hangi güçlü yönleriniz var? Hangi aktiviteler size mutluluk getirir? Bunları belirleyerek daha mutlu bir yaşama giden bir yol haritası oluşturabilirsiniz.
Sağlık Programına Genel Bakışı:
Şimdi, kapsamlı bir sağlık programının bileşenlerine bir göz atalım:
• Nefes çalışması: Aşırı duyguları nefes çalışmasıyla yönetmek.
• Pranayama: Nefes kontrolü ile yaşam enerji kaynaklarına erişmek.
• Fiziksel Aktivite: Günlük egzersizi rutininize dahil etmek.
• Sağlıklı Beslenmek: Su tüketimini artırmak ve işlenmiş gıdalar, şekerler ile karbonhidratları ve diger zararlı gıdaları azaltma.
• Doğal Yaşam: Kişisel bakım ve temizlik için tamamen doğal ürünlere geçiş yapmak.
• Doğada Zaman Geçirmek: Doğal dünyayla tekrar bağlantı kurmak.
• Bilinçli Uygulamalar: Pozitif düşünceler ve eylemler geliştirmek.
• Güneş Işığından faydalan ve Meditasyon yap:
Güneş ışığının ve ay ışığının gücünü meditasyon ve egzersizlerle kullanma.
• İyilik Hareketleri: Günlük iyi davranışlarda bulunmak , kendinize ve çevrenize karşı 1 iyi söz bakış veya davranış
• Temizlik: Kişisel hijyen ve çevresel temizliği sürdürmek.
• Konsantrasyon: Konsantrasyon egzersizleri ve meditasyon yapmak.
• Kaliteli Uyku: Dinlendirici bir uyku için uygun bir uyku düzeni oluşturmak.
Programdan Nasıl Faydalanılır:
Programın etkinliğini maksimize etmek için katılımcılar şunları yapabilirler:
• İlerlemeyi ve öz keşfi takip etmek için günlük görevler.
• Pozitif bir zihniyet geliştirmek için minnettarlık günlüğü tutmak.
• Kişisel başarılar ve büyüme üzerine yansıtıcı yazmak.
• Dönüşümü kolaylaştırmak için program öğelerinin tutarlı uygulanması.
Günlük Uygulama İlkeleri:
Süreklilik ve etkinlik sağlamak için katılımcılar şunları yapmalıdır:
• Rahatsız edici unsurlardan uzak, belirlenmiş bir alan ve zaman ayırmak.
• Esneklik ertelemeye yol açabileceğinden tutarlı bir program oluşturmak.
• Mumlar, resimler veya kişisel eşyalar ile uygun bir atmosfer oluşturmak.
• Elektronik cihazlara ve dış uyaranlara maruz kalımı en aza indirgemek.
• Meditasyon ve nefes çalışması sırasında dik bir duruşu korumak.
Öğrenecekleriniz:
Katılımcılar şunları anlayacaklar:
• Depresyonun psikolojik temelleri.
• Düşünce kalıplarının zihinsel refah üzerindeki etkisi.
• Pozitifliği teşvik etmek için düşünceleri yönetmek ve yeniden yönlendirme teknikleri.
• Depresyonu aşma ve bütünsel iyilik hakkındaki kişisel hikayeler.
Zihni Anlamak ve Alternatif Bakış Açıları Geliştirmek:
Farklı bakış açılarını keşfederek katılımcılar şunları yapacaklar:
• Zihnin karmaşıklıklarını ve algılar üzerindeki etkisini takdir etmek.
• Düşüncelerin duyguları, davranışları ve yaşam deneyimlerini nasıl şekillendirdiğini tanımak.
• Gerçeği zihinsel yapıtlardan ayırmak için farkındalık geliştirmek.
• Büyüme ve iyileşmeye uygun yeni hikayeler ve inançlar benimsemek.
Sonuç:
Kapsamlı sağlık programı, depresyonu anlama ve ele alma konusunda bütünsel bir yaklaşım sunar. Çeşitli uygulamaları ve bakış açılarını entegre ederek, katılımcılar zihinsel, fiziksel ve duygusal refahlarına doğru dönüştürücü bir yolculuğa çıkabilirler.
Bu yolculuğa birlikte çıkalım ve daha aydınlık bir yarına doğru yol alalım.
Online programımıza katılmak, inzivalar hakkinda bilgi almak veya daha fazla rehberlik almak isterseniz, bizimle iletişime geçin. Birlikte daha sağlıklı ve mutlu bir yaşama doğru yol alabiliriz. Daha fazla bilgi için iletişimde kalın.
Merhabalar, Luminy Yaşam Koçluğu ve Sağlık Merkezi bilinçli farkındalık, arınma ve yenilenme programları, eğitimleri ve kamplarıyla yaz, kış yeni yılda da sizlerle. Fiziksel egzersizlerin, zihinsel çalışmaların ve ruhun huzurunu sağlayıcı, içerisinde sanat, doğada tuval üzerinde resim çalışmaları, meditasyonlar, nefes egzersizlerini de içeren eğitim programları ile, bedeni zihin ve ruh bütünlüğünüzü sağlayın, vücudunuzu toksinlerden arındırın, iş yaşamının stresinden, aile problemlerinden, okul ve sınav stresinden, ofis gerginliklerinden kurtulmanızı sağlarken, kriz yönetimi, problem çözümü, verimliliğin
artması, depresyonun önlenmesi, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, zindelik ve gençlik kazandırır. Program içerikleri hakkında ayrıntılı bilgiyi bu sayfada bulabilirsiniz. Programlarımız haftasonu kampları, 3 günlük, 7 günlük veya seçilen konulara göre artıp azaltılabilir. Program boyunca olumlama, stres yönetimi, yaşam amacı gibi kişisel gelişim konularından seçebileceğiniz gibi bunların yanısıra nefes, yoga terapi, mindfulness egzersizleri ve meditasyonlar uygulanacaktır.
Daha önce hiç spor yapmamış olabilirsiniz veya birtakım sağlık durumlarınız olabilir. Doktorunuzun izin verdiği ölçüde, size en uygun egzersiz programlarıyla, doğa içinde veya kapalı alanda yaptığımız bu aktiviteler yaşam standardınızı kesinlikle yükseltecektir. Düzenli spor aktivitesi Kalp krizi, Yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kanser riski ve bunun gibi rahatsızlıklara yakalanma riskini azaltır. Telaş ve depresyonu önler, kemikleri güçlendirir, hareket kabiliyetini arttırır.
FARKINDALIK VE YOGA TERAPİ EGZERSİZLERİ:
Farkındalık ve yoga terapi dersleri ile, enerji kanallarınızı, çakralarınızı açıp, kaslarınızı esnetirken aynı zamanda da güçlendirip, duruş bozukluklarını önleyeceksiniz. İş yaşamınızda, aile ve arkadaş ilişkilerinde, okul hayatında farkı, başarılarınız ve kazanımlarınızla hemen göreceğiniz bu terapiler artık ulaşılabilir ve her yerde uygulanabilir halde. Kamplar ve eğitim sonrasında da yaşam boyu sizi destekleyecek olab bu programlardan öğrendiklerinizi, evlerinize döndüğünüzde de çok kısa vaktinizi ayırarak uygulayabileceksiniz. Sabahları nefes çalışmlarınız ve basit zindelik hareketleri ile sadece 15 dakikanızı ayırarak güne muhteşem başlamaya devam edeceksiniz.
OLUMLAMA SEMİNERİ:
Hayal ettiğimiz şeyi yaşadığımız için pozitif düşünmek geleceğimizi pozitif bir şekilde inşa edebilmemiz için çok önemlidir. Aklıma gelen başıma gelir sözü bunu çok iyi ifade eder. İyi şeyler düşünürsek iyi şeyler başımıza gelir. Bazı insanların doğuştan şanslı olduğunu düşünürüz. Oysa onlar pozitif düşünerek kendi şansını yaratanlardır. Gelin birlikte pozitif düşünmenin ne kadar kolay olduğunu görelim. Olumlama seminerleri her yaştan insan için gerekli ve motive edicidir.
VÜCUT DİLİ:
Her ne kadar söylediklerimiz düşüncelerimizi yansıtıyor gibi görünse de, gözler kalbin aynasıdır sözünün de belirttiği gibi aslında vücudumuz bizim söyleyemediğimiz bir çok konuda bizi ele verir. İşte siz de çevrenizdeki insanların vücut diliyle size ilettikleri mesajları anlayabilmek istiyorsanız vücut dili semineri tam da size göre.
ÖĞRENCİ PROGRAMLARI:
Zaman geçtikçe her şey gelişiyor ilerliyor ve farklılaşıyor. Çocuklarımız ve genç nesil de bu değişimin içinde farklı ihtiyaçlara ve yaklaşımlara gerek duyuyorlar. İşte bu yeni zamanın genç bireyleri ve onların ihtiyaçlarını anlamak ve bunlara göre bir gelecek hazırlamak hepimiz için, en önemlisi de onların geleceği için çok önemlidir. Bu seminer ile öğrenci ve ailelere çocuklarının geleceğini hazırlamasında, aile ilişkilerinin düzenlenmesinde, zaman planlaması yapmakta, sınav stresini yenmede, hedef belirleme ve o hedefe ulaşma konusunda öğrenci ve ailelere yol arkadaşlığı yapmaktadır.
STRES YÖNETİMİ:
Geçmişte yaşadığımız veya başkalarının yaşadığı olayların üzerimizdeki yapıcı veya yıkıcı etkilerine stres denir. Sonuçları farklılık gösterebilir. Yapıcı stres uyarıcı ve koruyucu etki yapar, zor durumlarla başa çıkmamızı sağlar (Bkz: Öldürmeyen şey güçlendirir:), başarı oranını arttırır, çalışma ve motivasyonu tetikler. Yıkıcı stres ise uyku bozukluğu, baş ağrısı, mide bulanması, nefes darlığı gibi çeşitli sağlık sorunları, karamsar düşünceler, yorgunluk, performans düşüklüğü, kısır döngü, huzursuzluk vb. sonuçlar doğurabilir. Stres durumunu yapıcı bir hale getirmeniz konusunda dengeyi sağlamanız için stres yönetimi seminerleri ve yaşam koçluğu her zaman ihtiyacınız olan bir destektir.
AİLE İLİŞKİLERİ
Günümüzde anne, baba, eş, gelin, damat, kayınvalide kısacası bir aile ferdi olmak, en önemlisi bir aile olmak zordur. Herkes hatalar yapabilir yanlış yollar izleyebiliriz. En önemlisi bunun farkında olmak ve buna dışarıdan ve farklı açılardan bakabilmektir. Çünkü farkında olduğumuzda bunları düzeltebiliriz. Aile ilişkileri semineri ve koçluğu, aile ilişkilerinin sağlam ve sağlıklı olmasını sağlayan bir anahtardır.
KARİYER YOLU:
Hayalinizdeki işe ulaşmak, gerçek yeteneklerinizi keşfedip buna uygun işlerde çalışmak, var olan işinizde verimliliği, motivasyonu sağlamak, iş ilişkilerini yapılandırmak, yeni davranış stratejileri geliştirmek, kariyer planınızı yapmak, iş hayatında anlam yaratmak en önemlisi de iş hayatında kendinizi iyi hissetmek istemez misiniz? Kariyer yolu seminerleri tam size göre. Ayrıca yöneticiler için liderlik ve yaratıcılık seansları da uygulanmaktadır.
İLİŞKİLER:
Yakın ilişkilerde sorun mu yaşıyorsunuz? Hep yanlış insanları mı hayatınıza çekiyorsunuz? O halde ilişki semineri tam da ihtiyacınız olan şey. Hayalinizdeki insan çok yakınınızda olabilir. Ayrıca bu seminerlere ek olarak ilişki koçluğu sayesinde kendinizi daha iyi tanıyarak geçmişteki hatalarınızın yıkımlarını onararak hayalinizdeki ilişkiye ulaşabilirsiniz. Evliliğinizi kurtarabilir mutlu bir aile olmaya devam edebilirsiniz.
YAŞAM AMACIM NEDİR?:
Bazen yaptığımız hiçbir iş, hiçbir şey bizi tatmin etmez ve bu bizi bir arayışa iter. Hayatta herkesin karşısına çıkan en temel soru şudur: “Neden buradayım? Bu dünyadaki amacım nedir? Mesleğinizden veya günlük işlerinizden bahsetmiyorum. Gerçek var olma amacınızdan bahsediyorum. Bazıları yaşam amacı olmadığını düşünebilir fakat herkesin bu dünyaya bir geliş nedeni vardır. Bunu öğrendiğinizde hayatta asıl yapmanız gereken şeyleri öğrenip daha mutlu bir yaşam sürebilirsiniz. Yolunu kaybetmiş olan tüm yolculara bir yol haritası olan bu program sayesinde mutlu huzurlu ve fayda sağlayan bir yaşamınız olabilir.
SPORUN YAŞAMIMIZA ETKİLERİ:
Diyet ve spor yapmak istiyor fakat bir türlü başlayamıyor musunuz? Sağlıklı bir şekilde fit olmak mı istiyorsunuz? Luminy health ve Luminy koçluk sayesinde bunu başarabilirsiniz. Fit kalmak yalnızca beslenme veya spor yapmak değildir. Zihinsel olarak da buna hazır olmalısınız. Hem zihinsel hem de fiziksel gelişiminiz için her zaman yanınızdayız
DURUM YÖNETİMİ (Duygu Kontrolü )VE KORKULAR:
Var olan her şey anda yaşanır. Bu durumda farkında olmadan bir davranış stratejisi geliştiririz. Bu davranışlar tekrarlandığında alışkanlık halini alır. Durum yönetimi bilinçli farkındalığı arttırmayı ve bilinç altıyla desteklemeyi sağlar. Odaklanma, motivasyon, stres ve öfke yönetimi, bütünsel dinleme, empatik iletişim, toplantı ve zaman yönetimi, irade gücü, etkili sunum alanlarında kullanılır. Hayatta hepimizin bazı korkuları vardır. Yükseklik korkusu, ölüm korkusu, denizden korkmak, yalnızlık korkusu, başarısızlık korkusu, hayvan korkusu ve benzeri korkularımızın üstesinden gelmek artık çok kolay.
KURUMSAL KOÇLUK:
Hangi alanda olursa olsun, kurumsal koçunuz kurumunuzu ve sizi her alanda daha ileri gitmeniz için destekler ve cesaretlendirir. Kurumsal kimliği yapılandırma, iş kimliğini yapılandırmak, iş hayatında verimliliği
sağlamak, gelecek planlamak, yeni projeler üretmek veya var olan projenin potansiyel başarısını en üst düzeye taşımak, hedef yapılandırma, aile şirketlerinde kurumsal yapıya geçişte, zaman yönetimi ve planlama, stres yönetimi, hedef belirleme, lider vasıflarını taşıyanların bu vasıflarını geliştirmesini sağlama, takımı motive etme, yaratıcı ve çözüm odaklı bir yönetici olma vb. birçok konu, kurumsal koçluğun konusuna girer. Kısacası var olan ihtiyaçlara göre kurumların iç ve dış yapısında kaliteyi arttırmayı sağlar. Kurumsal koçluk geleceği başarmaktır. Unutmayın çözüm yolu yalnızca 1 tane değildir.
YARATICILIK:
Steve Jobs sizce vefaat etmesine rağmen niçin bu kadar çok kendinden söz ettiriyor hiç düşündünüz mü? Yaratıcılık günümüzde her alanda çok ihtiyacımız olan bir konudur. Okul hayatı, iş hayatı, aile hayatı, arkadaşlarımızla olan ilişkilerimiz özellikle de çözüm üretme konusunda yaratıcılığın sihirli etkileri olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Unutmayın çözüm yolu yalnızca 1 tane değildir. Kutunun dışından baktığınızda her şey mümkündür. A planınız işlemediyse mutlaka bir B C Ç D E planı ve dahası vardır. Değişkenleri ve koşulları en önemlisi de bakış açınızı değiştirdiğinizde başarısızlık gibi görünen şeyin aslında yeni bir strateji arama yolunun açılması, yeni bir yolu açabilme stratejileri geliştirme aracı olduğunun farkına varırız. Bu seminer herkes için çok eğlenceli ve interaktiftir. Yaratıcılık yeteneği kalıtımsal olabildiği gibi, aynı zamanda geliştirilebilir bir özelliktir.
İLETİŞİMİN SIRLARI
Her ne kadar teknolojinin gelişmesiyle, iletişim kurmak çok kolay gibi görünse de çevremizdeki insanlarla doğru iletişim kurmak artık eskisi kadar kolay değil.
Niçin arkadaşınız sizi çok iyi anlarken öğretmeniniz veya patronunuz sizi anlamıyor hiç merak ettiniz mi? Eşinizle veya anne babanızla konuşurken birbirinizi hiç anlayamadığınızı düşündünüz mü? İletişimin sırları semineri sayesinde bu ve bunun gibi bir çok soruya yanıt bulacaksınız
HAYAL ET VE GERÇEK OLSUN
Hayal etmenin ne kadar sihirli olduğunu ve dilediğiniz her şeye bir adım daha yaklaşmanın ne kadar kolay olduğunu anlayacaksınız. Yaşamınızın her alanında mucizelere yol açacak bu seminerler sayesinde
karşılaştığınız durumlara siz bile şaşıracaksınız.
SONSUZ HUZUR VE MUTLULUK MÜMKÜN MÜ?
Mutlu olmak bu kadar zor mu? Niçin mutsuz hissederiz? Niçin farklı şeylerden mutlu oluruz? Siz de bilimsel ve manevi açıdan mutluluğun sırrını öğrenmek istemez misiniz? Sonsuz mutluluk mümkün mü? Gelin hep beraber düşünce yapımızı tanıyalım, daha mutlu ve huzurlu olmak için bir adım daha atalım.
Business Wellness Coaching, kurumsal şirket yöneticilerine ve çalışanlarına, daha az maliyetle, daha üretken olmaları için hizmet vermektedir.
Kurumumuz 2 önemli konuyu baz almıştır:
Sağlıklı çalışanlar, kronik olarak hasta ve rahatsız çalışanlara göre daha üretici, daha yaratıcı ve işlerine daha konsantredir.
Hastalık, rahatsızlık ve sakatlanmalardan, onlar gerçekleşmeden wellness programları ile sakınmak mümkündür ve bu maliyet acısından şirketler açısından daha az masraflıdır, çalışanlar açısından da daha sağlıklıdır.
Bunları gerçekleştirmek için, kurumsal şirketler için wellness stratejileri ve programları belirlemekteyiz. Bizler uzun yıllardır, hastalıkların önlenmesi için ve toplumun sağlığı için; ilaç kullanmak yerine fiziksel aktivitenin önemini savunmaktayız ve desteklemekteyiz.
Ofiste yeterli wellness alanı var ise
Bir spor salonu için yeterli alanınız var olduğunda ise önemli olan o alanın en etkili ve kullanışlı bir şekilde dizayn edilmesidir. Önemli olan alanın boyutu m2 si değil nasıl efektif yerleştirildiğidir. Bunun için de BWC olası wellness alanlarını veya spor salonlarını uygun spor aletleriyle en uygun şekilde dizayn eder, 3D görüntüsünü paylaşır ve projeyi o şekilde teslim eder.
Ofiste yeterli wellness alanı yok ise
Kurum içinde sağlıklı olabilmek için aklımıza ilk olarak bir gym alanı geliyor olabilir. Fakat bir gym alanımız
olmadığında bile wellness kavramını çalışma alanlarımızın her yerinde uygulayabiliriz. Önemli olan sağlıklı yaşama bilincini düşünerek hareket etmektir. Bu doğrultuda ilk olarak örneğin ofis mobilyalarınızı uygun fitness araçları ile veya sandalyelerinizi yarattığı oturuş bozukluğundan dolayı Active Sitting Ball diye isimlendirdiğimiz ürünümüz ile değiştirebilirsiniz.
Ofis girişleri, mola alanları, toplantı odaları gibi şirketinizde elverişli olabilecek her alanda uygun fitness araçları ile çalışanlarınızın uygun olan her an hareket etmesini teşvik edecek alanlar yaratabilirsiniz.
Yoga 7000 yıllık, bilimsel kanıtlar ile insan üzerindeki olumlu etkileri kanıtlanmış, fakat bilimden önce bile var olmuş bir ilimdir. Yoga Zihnin kontrol altına alması, beden zihin ve ruhun birleştirilmesi ve aynı yolda aynı hızda (uyumlu bir şekilde) ilerlemesidir.
İnsanlar yaşam boyu, hayat devam ederken birçok şey düşünür, söyler ve birçok şey yaparlar. Her düşünülen, söylenen ve yapılan şeyin elbette bir sonucu, bir geri dönüşü olacaktır. Buna yoga felsefesinde “karma” adı verilir. Bizler ise uzun olarak ne ekersen onu biçersin diyoruz. Karmamızı oluştururken ilişkilerimiz, yaptığımız veya yapmadığımız şeyler hayatımızı biz farkına bile varmadan etkilemeye başlar.
Diğer insanlarla olan ilişkimiz karmamızı en çok etkileyen konuların başında yer alır. Etrafımızdaki kişilere karşı kötü düşüncelerimiz, davranış ve sözlerimizin karmamızı etkilediği gibi, kişiye zorla yardım etmek, onun adına düşünmek, onun adına, onun dileği olmadan iyilik veya yardım adı altında yaptığımız her şey de karmamızı etkiler. Bu çok sevdiğimiz bir kişiye iyilik bile yapmak olsa, çocuğumuzun derslerine yardım etmek, onun yerine ödevlerini yapmak gibi örneklerde de görüldüğü gibi, şayet o kişinin bu konuda sizden bir yardım dileği yoksa ve ihtiyacı da aslında yoksa, bu durum onun karmasının size geçmesine neden olabilir ve bir bakarsınız ki onun başına gelen, gelmesi gereken negatif şeyler (fakat bunlar o kişi için gerekli olan deneyimlerdir. ) sizin de başınıza gelmeye başlar. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz.
Örneğin paraya ihtiyacı olan birine onun rızası olmadan parasal yardım yapmak o kişinin kötü karmasının size
geçmesine neden olabilir. Bunun nedeni ise canlı cansız her varlığın bu dünyaya bir amaç için gelmiş olması, karmalarını temizlemek ve belirli sınavları geçmek ve bir şeyler öğrenmek amacıyla gelmiş olmasıdır.
Bu örnekte de görüldüğü gibi eğer bu kişiye kendi dileği olmadan bir yardım yapıyorsanız o kişi bu zor durumdan bir sonuç çıkaramayacak ve bir şey öğrenemeyecektir. Belki o kişinin daha tutumlu olmayı, sosyal olmayı, empati duymayı vb. konuları öğrenmesi gereklidir. Faka siz yardım ettiğinizde kişi bunları öğrenemeyecek, yeni bir sınav vermesi veya sizin o sınavı kendi üstünüze almanız gerekecektir.
Yaptığınız her iyilik ve kötülüğün karşılığını bu dünyada mutlaka göreceksinizdir. Yaptığınız şeylerin etkisi örneğin birine tokat atmanın o kişiye verdiği acıyı, siz de o acı sizin için hangi duyguya denk geliyor ise aynı duyguyu uyandıracak şekilde yaşarsınız. Yani birine tokat attıysanız tokat yemezsiniz belki, çünkü bu sizi o kişi kadar yaralamayabilir. Fakat sizin çocuğunuz birinden bir tokat yiyebilir, ya da siz küçük düşürücü bir duruma maruz kalabilirsiniz. Böylece siz de o acıyı aynı şekilde, tatmış olacaksınızdır. Bu yaşamda tamamlayamadığınız karmalar ise, bir sonraki yaşamınızda yine karşınıza çıkacak. Yani bir benzetme ile anlatmak gerekirse, cennete gidemeyecek, bu dünyaya tekrar tekrar gelip karmalarınızı temizlemeniz gerekecektir. (Yoga felsefesinde cennet düşünüldüğü anlamda yoktur, mecazi olarak kullanılmıştır.)
Bu kişiler dünyaya gelmeden, ana rahmine düşmeden önce, hayat sınavından geçebilmek ve ruhun huzura erebilmesi için, anlaşmalarını
yapmış, gelişimlerini tamamlayabilmek için ailelerini, anne ve babalarını, arkadaş ve iş çevrelerini, yaşayacakları yeri hatta tekamülün, olgunlaşmanın, ilerleme ve gelişmenin artık ilerleyemeyecek hale gelmesi neticesinde başlarına gelebilecek olası hastalıkları hatta ölümleri bile kendileri kabul etmiş veya seçmiş, karşılaşacakları sınavları zorluklarını da tekamüle göre belirlemiştir. Ergenlikte çocukların aileleriyle anlaşamamalarının en büyük nedeni budur. Aileler çocuklarına, çocuklar da ailelerine bir şeyler öğretmek için birbirlerini seçerler.
Bir diğer konu da egodur. Ego herkeste vardır. İnsan yaradılışı itibari ile ego ve nevroz ile büyür. Doğduğunda belki buna sahip olmasa bile çevresinde gördüğü insan ve nesneler onun egosunun büyümesine neden olur. Prenses ve krallar gibi yetiştirilen kadın ve erkek çocuklar, iş okul veya aşk hayatlarında ailelerinden yetiştirilirken gelen bu aşırı ilgi ve sevgiyi bulamayabilir.
Günümüzde bipolar bozukluklar, manik depresif ruh halleri vb birçok
psikolojik rahatsızlığın da temel nedeni budur. El bebek gül bebek büyüyen bireyler, büyüdüklerinde artık başrolde değillerdir. Hatta okul hayatında çok başarılı olsalar bile iş hayatında emir altında çalışmak “ego” için dolayısıyla o birey için hiç de hoş olmayacak, kendini yetersiz ve güçsüz görecek dolayısıyla birçok psikolojik rahatsızlık baş gösterecek. Kendilerini alışverişe verip aşırı para harcamaya başlamak, olduğundan farklı veya daha güzel görünmeye çalışmak için sürekli kıyafetler ve takılar almak, öyle ki estetik operasyonlar, dolgular, saç rengini değiştirmek, dövmeler yaptırmak, sürekli sevgili değiştirmek, ilişkilerde mutlu ve tatmin olmamaya başlamak, aileden kaçış, sürekli seyahat etme isteği (bu da bir kaçıştır.), ani duygu değişimleri, çabuk sinirlenme, ağlarken birden kahkahalar atmaya başlamak, başkalarının zihnini okumak! Okunan zihinlerle kafada senaryolar yazmak en kötüsü de bunlara inanmak gibi durumlar hep egonun işidir.
Ego törpülenemez ise hayatta büyük acılar çekilir.
Arkadaş seçimimiz bile bu kadar önemliyken, hayat arkadaşı, eş, sevgili seçmenin ne kadar önemli ve dikkatli
yapılması gereken bir konu olduğunu siz düşünün. İnsanların enerji alanları, karmaları, bedenleri içlerinde barındırdıkları tüm enerjiler birbirlerini etkiler.
Kısaca ruh eşimizi seçerken yolumuza en uygun ve tamamlayıcı kişileri seçerek ilerlemeye devam etmeliyiz. Seçtiğimiz kişileri değiştiremeyeceğimizi bilmeli ve buna göre davranmalıyız. Yaşamda dengeyi yakalamalı yaşam enerjimizi dikkatli kullanarak bedenimizde saklı olan hayat bilgisini yolumuza en yakın kişiyle paylaşmalıyız.
Saplantı ve takıntılarınızı bir kenara bırakın. Hayatınızı en mutlu olacağınız şekilde yaşayın. Unutmayın, yarınlarınızı bugün düşündükleriniz, söyledikleriniz ve yaptıklarınız oluşturuyor. Kendinize en iyi gelecek olan işi, eşi ve hayatı seçerek mutlu ve huzurlu yaşamanız dileğimizle.
Havanın çok güzel olduğu bu günlerde, bu muhteşem havayı ve doğayı değerlendirmek için,İzmir Alsancak ve Göktürk Luminy Life derslerimizi, Canan Yıldırım ile Fuar Kültür Park, İzmir Kent Ormanı, Belgrad ormanları ve doğada yapıyoruz. Aralık ayına girdiğimiz şu günlerde havanın durumunun normal şartların üzerinde olması ile, doğanın bize sunduğu bu muhteşem güzellikler içinde, yoga, pilates, nefes ve pranayama dersleri yapma şansımız oluyor.
Bunun yanı sıra, Luminy Life stüdyomuzda da derslerimiz tüm hızıyla devam ediyor. Yoga, pilates, reformer (aletli pilates), personal training, xbody (akım ile yapılan egzersizler) ve daha bir çok eğitim ve derse katılmak için hemen iletişim bölümündeki telefon numaramızdan bize ulaşın.
Doğada, temiz havada spor ve egzersiz yapmak, içeride yapılan egzersizlere göre daha faydalıdır. Bu nedenle hava şartları uygun
olduğunda biz genelde derslerimizi dışarıda yapma taraftarıyız. Hava şartları uygun olmadığında ise spor yapacağınız alanın iyice havalandırılmış olmasına dikkat edin.
Meditasyon ve yoga için genellikle dış etkenlerden uzak daha sakin yerler tercih etmeliyiz. Göktürk, Güzelbahçe, Urla gibi çevre koşulları, sağlık ve spor etkinlikleri için çok uygun olan bu doğa harikası yerler, yaşama enerjisi yani prana toplamak için harika bir ortam. Bildiğiniz gibi gürültülü yerlede yaşama enerjimiz düşer. Bunun nedeni insanın özünün sessizlik olması ve sessiz kalındığında daha da yaşama enerjisi ile dolacağınızdır. (Günün belli zamanlarında ufak sessizlik ve meditasyon molaları vererek zihninizi biraz dinlendirebilir, yeni güne daha konsantre, dinç ve yaratıcı başlayabilirsiniz.)
Yaşama enerjimiz düştüğünde bunu geri toplamanın yolları ise şunlardır. Yoga gibi vücuda iyi gelen, vücudu gereksiz yere yormayan egzersizler yaptığınızda, kendinizi daha iyi hissesersiniz. Bunun nedeni yoganın yaşama enerjisi vermesidir. Vücudu yoran egzersizler yaptığınızda ise acıkırsınız ve
bu da yaşama enerjinizin azaldığını gösterir. Yoga kilo kontrolü, esneklik ve kuvvet için de iyi bir yoldur.
Yaşama enerjisi yani prana kaynaklarından bir diğeri de yemek yemektir. Yediğimiz gıdalara dikkat etmeli, onları, satvic yani saf ve temiz gıdalar arasından seçmeliyiz. Sindirimi zor, zor hazmedilen, vücuda ihtiyacı olan gıdayı vermeyen, yine onu gereksiz yere yoran besinlerden uzak durmalıyız. Bu konuda ayrıntılı bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Güneş ve ay, doğa ve tabiat, ılık ve temiz su, vücudu yıkamak, düzenli ve kaliteli uyku da diğer prana kaynaklarıdır. Akşam 23.00 ile gece 03.00 arası zifiri karanlıkta uyuyor olmalısınız çünkü bu saatler arasında vücudumuz çeşitli hormonları sadece karanlıkta salgılar, onarım ve şifa işlerini gerçekleştirir ve bizi ertesi güne hazırlar. Genelde
hastalıkların sabaha karşı nüksetmesinin nedeni de yine budur. Çünkü gece vücut tüm enerjisini kendini onarmak için kullanır ve yeterince dinlenemez ve enerji toplayamazsak vücut sabaha karşı savunmasız kalabilir.
Bunların yanı sıra, iyi düşünceler de yaşama enerjimizi yükseltir. Çok mutlu anlarınızda açlık hissetmediğinizi farketmişsinizdir. Şunu da söylemeden düşünceler bölümünü geçmeyelim. Bu günkü düşüncelerimiz, söylediklerimiz ve yaptıklarımız geleceğimizi yaratır. Bu nedenle ne düşündüğümüze, ne söylediğimize ve ne yaptığımıza çok dikkat edelim. İyi düşünceler, iyi sözler ve iyi eylemler, iyi bir gelecek sağlarken, bunların tersi ise negatif sonuçlar doğurur.
Yoga derslerimizde de yoga felsefesinden, neyi niçin yaptığımızdan ve yapmadığımızdan her zaman bahseder ve değerli ailemizi bu konularda bilgilendiririz. Böylece üyelerimiz, bilinçli farkındalık ile derslere devam eder ve bu da onların motivasyonunu arttırırken, aynı zamanda da devamlılığı ve sürekliliği sağlar.
Sonuç olarak yaşamınızı sağlıklı olarak devam ettirebilmek için mutlaka bir spor, sağlık ve egzersiz alanı ile tanışmış olmalısınız.
Nefes, yoga, pilates, fitness, reformer, outdoor aktiviteleri, bunlardan hangisi ile başlarsanız başlayın, veya hangisiyle devam ederseniz edin, kendinizi en iyi ve en mutlu hissettiğiniz alanı bulun ve onunla ilerlemeye ve gelişmeye devam edin. Bu, hem şu anki dinçliğiniz ve sağlığınız için önemli olup, hem de gelecekte yaşlılığınızı daha rahat geçirmek ve her zaman en az 10 yaş daha genç kalmanızı sağlayacak.
Kendiniz ve çevreniz için bir iyilik yapın, onları Luminy ve The Power Lab ailesi ile tanıştırın, yeni yıla sağlıklı, dinç ve mutlu girin. En güzel yeni yıl hediyesi sağlıktır. Randevu almak için hemen bizi arayın. 0537 684 94 99
Evrendeki her canlı veya cansız madde enerjiden oluşur. Prana ise yaşama gücünden oluşur. Hareket eden prana hareket eden her şey yani yaşam gücüdür. (Jaget) Enerji basit ve sıradandır çünkü başı ve sonu vardır. Prana ise yaşamın kaynağıdır.
Raja yoganın yamalar, niyamalar ve asanalar ile başlayan 8 kolundan 4.’sü olan Pranayamalar konusu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olalım.
Temel yaşama gücü prananın 8 ana kaynağı vardır. Bunlar hava, su, yiyecek ve gıdalar, doğru hareket (egzersiz), uyku, güneş ve ay, tabiat doğa ve hayvanlar, ve düşüncelerdir.
Şimdi dilerseniz prananın kaynaklarını daha detaylı olarak inceleyip, özümseyelim.
Prana Kaynakları:
1.Hava:
Hava içinde hayat enerjisi ve gücünü barındırır. Havadaki hayat enerjisini kontrol ederek pranamızı yükseltebiliriz.
Yogadaki pranayama (nefes ve yaşama gücü enerjisi) çalışmalarını nefes egzersizleriyle karıştırmamak gerekir. Pranayama çalışmalarında omurga dik olmalı, zihin beden, ruh ve nefes bütünlüğü sağlanmalı, bilinç açık olmalıdır.
Yogada asıl amaç Kevala Kumbakaya ulaşmaktır. Bu nefesin durması anlamına gelir. (Pranayama yaşama gücü enerjisini yayma egzersizlerinde asıl amaç, nefesi ve konsantrasyonu sağlayarak zihin dalgalarını dizginlemek ve neticede insanın doğasına ve özüne dönmesini sağlamaktır..)
Su:
Pranamızı yükselten bir diğer şey de sudur. Vücudumuzun büyük bir kısmı sudan oluşur. Evrendeki her maddenin olduğu gibi suyun da bir hafızası vardır. (Okunmuş suların insana iyi gelmesinin nedeni budur.)
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki suyun vücuda faydalı olabilmesi için ph derecesinin 7 den fazla olması gerekmektedir. Aksi taktirde vücudumuz suyu ememez ve bu da şişkinliğe neden olur. Dolayısıyla böylece pranamızı yani yaşam gücümüzü düşürür. Suya limon dilimleri, erik veya tarçın gibi şeyler ekleyerek alkali hale getirebiliriz. Bu sayede suyun ph’ını dengelemiş oluruz.
Bunun yanı sıra suyu yavaş içmeliyiz. Hızlıca içilen su vücuda yarardan çok zarar verebilir. Sindirilmeden direk atılmasına neden olabilir. Sık tuvalete gitme nedenimiz de hızlıca içtiğimiz sulardır.
Ayrıca soğuk su içmekten de kesinlikle kaçınmalıyız. Ilık ve yudum yudum içmeliyiz. Vücut ısısından farklı olan su dereceleri vücudumuzun şoka girmesine ve kişilere göre değişen öngörülemeyen neticelere yol açabilir.
3.Yemek ve Gıdalar:
Fiziksel, duygusal ve ruhsal dengeyi sağlamak için yediğimiz yiyeceklerle kurduğumuz ilişkiyi yeniden tanımlamalıyız.
Zihnimizi karıştıracak ve bedenimize zarar verecek gıdalardan uzak durmalıyız.
Prana seviyemizi yükseltmekten söz ederken“3 Guna’dan” yani doğanın 3 elementinden ve temel gücünden bahsedilir. Bunlar, Sattvic (satvik), Tamasic (tamasik) ve Rajasic‘dir. (Rajasik) gunalardır. Satvik gıdalar saf, temiz yememiz gereken gıdalardır. Bunlar meyve ve sebzeler, baklagiller, kuruyemişler, bal, pekmez, süt ve süt ürünleri, bitkisel yağlar ve tereyağı gibi işlem görmemiş gıdalardır.
Tamasik gıdalar ise ölü gıdalardır. Tüm et ve et ürünlerini, kızartılmış, dondurulmuş ürünleri, konserveleri, mantar, midye gibi ölü besinleri sayabiliriz.
Rajasik gıdalar ise vücutta ani değişimler, iniş ve çıkış yapan, kahve, alkol, sarımsak, soğan, şeker ve şeker ürünleri, çikolata gibi gıdalardır.
Rajasik ve tamasik gıdalardan uzak durarak ve satvik gıdalarla beslenerek prana seviyemizi yükseltebiliriz.
Doğru Hareket:
İnsan vücuduna iyi gelecek, onu aşırı yormayacak veya çok hareketsiz bırakmayacak egzersizlerdir. En iyi egzersiz insan zihin, beden ve ruh bütünlüğü açısından yoga’dır. Özellikle güneşi selamlama (surya namaskara), asanalar, namaz kılmak gibi bilinçli yapılan egzersizler ve eylemler de size iyi gelecektir. Bilinçsizce, yalnızca fiziksel güzellik için uygulanan fitness gibi egzersizleri yapacağınıza hiçbir egzersiz yapmamanız daha yararlı olacaktır. Vücudu yıkıma uğratmak yerine olduğu gibi bırakmak daha iyidir. Spor salonlarında saatlerce bilinçsizce, bilinçsiz kişiler tarafından yapılan veya yaptırılan egzersizler, fiziksel, zihinsel ve ruhsal olarak yerinizde saymanıza, zaman ve para kaybına neden olarak faydadan çok yıkıma neden olabilir. Tam da burada farklı sonuçlar almak adına yeniden insanın 3 özgürlüğünü hatırlayalım. Yapmak, yapmamak veya daha önce yaptığınızdan daha farklı bir biçimde yapmak.
Uyku:
Doğru zamanda ve koşulda yapılan uyku yaşama gücümüzü yani pranamızı yükseltir. Güneş otonom sinir sistemimizde sempatik sinir sistemini temsil ederken, ay da parasempatik sinir sistemini temsil eder. Güneş vücutta yıkımı, ay ise onarımı sağlar.
En geç 11 de uykuya dalmış olmalıyız ve en az 03.00 a kadar uyumalıyız. Çünkü hormonlarımız günlük akışta bu saatten sonra devreye girer ve vücudu onarır. Bu saatlerde ve karanlıkta vücut sistemimiz en verimli ve en onarıcı şekilde gerektiği gibi çalışır.
Evrendeki prana sabaha karşı 03.00 ve 05.00 da en yüksek seviyeye ulaşır. Bu saatler evrendeki en sessiz saatlerdir. İnsanın doğası, özü de zaten sessizliktir. Eğer gece bu saatte uyanmış isek. Doğada kısa bir yürüyüş (veya balkonda alacağımız birkaç nefes) prana seviyemizi çok yükseltir. Bu saatlerde kendiliğimizden uyandıysak kısa bir pranayama çalışması ve meditasyon yapabiliriz. Dilersek tam bir yoga seansı da uygulayabiliriz.
Eğer 03.00 ve 05.00 saatleri arasında uyanmış ve kendimizi dinç hissediyorsak her gün uyguladığımız kısa veya uzun yoga çalışmaları sonrasında bir de günlük işlerimizi halledersek o gün çok uzun gelecek ve yararlı olacak, bir günü tam anlamıyla doya doya yaşayacağızdır.
Evrende en önemli şey anda kalmaktır. Bu dünyadaki vaktimizi anımızı doya doya yaşayarak, yararlı ve bizi olmamız gereken varlık haline getirecek şekilde yaşarsak hayatı başarmak için ilk adımımızı atmış oluruz.
Gün içinde yine uykumuz gelebilir bunun nedeni pranamızın fazla yükselmesidir. Nasıl şarj olmuş bir pili yeniden şarj etmeye çalıştığınızda performansı düşüyorsa bizde de böyledir. Pranamız fazla olduğunda ve daha fazla prana aldığımızda yorgun hissedebiliriz. En fazla yarım saatlik kısa bir uykuyla tekrar tüm enerjimizi toplayabiliriz. (power nap)
Kesinlikle zifiri karanlıkta uyumalıyız. Karanlıkta uyumadığımız zaman bazı hormonlarımız salgılanmaz ve gece boyu vücudun kendini yenilemesi, onarması ve tedavi etme süreci sekteye uğrar.
Güneş ve Ay:
Evrenin yapıtaşı güneştir. O olmazsa yaşayamayız ve Dünya yok olur. Surya namaskara yani yogadaki güneşi selamlama serisi buradan ortaya çıkmıştır. Güneşin her doğuşu ve batışı için teşekkür edilir.
Ay ise bedeni dengeler, onarır ve olumsuz şeyleri temizler. Evrendeki dualitenin simgelerinden biri de güneş ve ay’dır.
Tabiat Doğa ve Hayvanlar:
Tabiat, doğa ve hayvanlar evrenin en önemli parçalarındandır. Yaşama gücünüzü yani prananızı yükseltirler. Doğa, hayvanlar ve bitkilerle barışık olmak, nehir, orman, deniz kenarı gibi yerlerde bulunmak bizi iyi hissettirir ve pranamızı yükseltir.
Düşünceler:
Düşüncelerimiz pranamızı çok değiştirir. Düşüncelerimiz negatif olduğu taktirde pranamız düşer. Düşüncelerimiz sözcüklere dönüştüğünde daha da kuvvetli bir etki yapar. Sözcükler ise eylemlere dönüştüğünde en etkili karmalarımızı oluşturur. Ne ekersen onu biçersin sözü de buradan gelmektedir. Kişi bu evrende var olduğunda veya şimdiki yaşantısında var olmadan öncesinde ve ötesindeki düşündüklerinden, söylediklerinden ve yaptıklarından sorumludur. (Karma felsefesi) Olumlu düşünceler ve eylemler sukhayı (iyi sonuçlar veren olaylar, mutluluk) olumsuzlar ise dukayı (üzüntü veren sonuçları) doğurur.
Prananın Alt Akımları:
Daha önce de bahsettiğimiz gibi yaşamın anahtarı olan temel yaşama gücü “Prana” dır. Evrende var olan her şeyde bulunmaktadır. Ağaç, taş, kedi, deniz, vazo, insan aklınıza gelebilecek her şeyin pranası vardır.
“Pranayama” ise prananın düzenlenmesidir.Bilimsel bir yöntem olarak içimizdeki ilahiliği açığa çıkarma sürecine ise “pranayama” denir.
Prananın 5 farklı açılımı, alt akımı vardır. Şimdi bu akımları yakından tanıyalım ve astım gibi olası rahatsızlıklar söz konusu olduğunda hangi kanallar ile çalışmamız gerektiğini inceleyelim.
Prana Vayu: (Upa Prana yani alt kanal): Bedenimize aldığımız her şeydir. Nefes aldığımızda aktif olur. (Nefes, yemek, içecek, cinsel yolla alınan sıvılar, ilaç, kremler vs.)
Akciğer, soluk borusu ve diyafram kasında upa prana etkilidir. Akışı içe ve yukarıyadır.
Solunum yolları ve nefes ile ilgili olduğu için astım rahatsızlığıyla yakından ilgilidir.
Apana Vayu: Bedenimizden çıkan her şeydir. Tüm dışarı atımlardan sorumludur. Örneğin, boşalma ve boşaltım, terleme, ağlama, istifra etme, çocuk doğurmak gibi. Sorumlu olduğu bölgeler, ter bezleri, bağırsaklar, göz yaşı bezleri, böbrek, mesane, yumurtalık ve erbezleridir. Nefes verdiğimizde aktif olur. Akışı aşağıdan dışarıya doğrudur yani dikeydir.
Apana aktif olmadığı zaman, kabızlık, prostat, ağlayamama, ve terlememe durumları meydana gelir.
Samana Vayu: Mide kalp ve dolaşım sisteminden 1. Derece diğer organlardan ise 2. Derece sorumludur. Çok güçlüdür. Ahamkar (ego) izin verirse apana ve upa pranaya yardım edebilir.
Udana Vayu: Boğazın yukarısı, kol ve bacakları kontrol eder. 5 duyudan sorumludur. (Görmek, koklamak, işitmek, hissetme, dokunma duyusu ve tat almak.)
Doğru algılama bu pranaya bağlıdır. Omurganın dik durmasından sorumludur. Hareketi daireseldir.
Davranış ve algıyla ilgili olduğu için bu pranamızda oluşabilecek herhangi bozulukları astımı tetikleyebilir.
Viyana Vayu: Sinir, dolaşım sistemi ve kasların hareketinden sorumludur. Udana hareket etmek ister, viyana hareket eder. En büyük akımdır. Nüfus ederek ve dağılarak (su püskürmesi gibi) dağılır ve ilerler.
Yogiler (yoga yapan kişiler), odaklanarak, ve farkındalıklarını arttırarak vayularını kontrol altına alabilirler.
Astım rahatsızlığı söz konusu olduğunda ise prana vayu ve udana vayumuza odaklanarak ve onları kontrol altına alarak meditasyon ve pranayama çalışmaları ile bu hastalığı bertaraf edebiliriz.
Bugün hangi egzersiz tipinin kendimize ve hedeflerimize daha uygun olacağı konusunda konuşacağız. Kardiyo egzersizleri mi? Yoga mı? Pilates mi? Vücut geliştirme mi? Bu egzersiz tipleri çoğalabilir. Kendimize en uygun egzersiz tipini seçmek için öncelikle vücut tipimizi, kendimizi iyi tanımalıyız.
Apollon’a adanmış Delf mabedinde yazılı olan, büyük bilge Pythagoras’ın sözünde de belirttiği gibi; “kendini bil”. Evet herhangi bir spor dalına yönelmeden önce mutlaka kendimizi çok iyi tanımalı, limitlerimizi, güçlü ve geliştirilmesi gereken yanlarımızı bilmeliyiz. Vücut tipinize, postür analizinize, kalp ve damar sistemi, solunum sistemi ve tüm vücut sistemlerinize göre vücut, anatomi ve egzersiz bilimi ve sistemleri hakkında yeterli bilgiye sahip değilseniz bu kararı profesyonel bir eğitmene ve bir doktora danışarak alabilirsiniz.
Kilo vermek ve vücut şekillendirmek; beslenme, egzersiz ile yağ yakmak; sıkılaşmak ve su dengesini sağlamak ile
ilgilidir. Yağ yakmaya ise belli bir nabız değerini aştıktan sonra başlarız. Buna öncelikle yağ yakmaya başladığınız minimum nabızı bulmakla başlayabilirsiniz. Minimum yağ yakım nabzınızı ise şu şekilde bulabilirsiniz:
220-yaşınız-dinlenik nabzınız= minimum yağ yakımı için atması gereken kalp atım sayısı yani nabız. (dinlenik nabız: sabah uyandığınızda yatağınızda otururken kalbinizin 1 dakikada kaç kere attığı ) Dinlenik nabzınızı eczanelerde veya elinizde varsa nabız ölçen aletlerle de yapabilirsiniz. Yani yağ yakabilmeniz için bulduğunuz bu sonucun üzerine çıkmalısınız. Örneğin 40 yaşında ve dinleni nabzı 70 olan bir kişinin minimum yağ yakım seviyesi; 220-40-70= 110 dur. Yani yağ yakmak için nabzın 110 un üzerine çıkması gerekir.
Yoganın kilo vermeye ve vücut şekillendirmeye pilates kadar etkili olmadığı söylense de, burada genelde atlanan konu şu ki her ne kadar yoga yaparken nabzımız pilatesteki kadar yükselmese de, pilates sonrasında yogada hiç olmadığı kadar acıkırsınız. Bunun nedeni ise nabzın, kalp atışların ve kardiovasküler hareketlerin artmasıyla vücudunuzda şekerin düşmesi ve açlık hissinin çoğalmasıdır. Acıkmamızın bir diğer nedeni de yaşam enerjimizin düşmesidir. Yaşam enerjimizi besinlerden, düzenli uykudan, doğadan, güneş
ve aydan, iyi düşüncelerden, toprak ve sudan, vücuda iyi gelen egzersizlerden alırız.
Yoga ve pranayama çalışmaları boyunca aynı zamanda enerjisel olarak da vücudumuzu beslediğimiz için düzenli yoga yapmanın sonucunda ileriki günlerde daha az açlık hissettiğimizi farkederiz. Zaten vücudu aşırı yorup, aşırı yemek yemek bedenimizi tahrip eder, boş yere yorar ve dolayısıyla yaşlandırır. Yanlış yapılan her egzersiz vücuda zarar verir. Her gün düzenli olarak yoga yapar, öğün sayılarımızı azaltır ve öğün aralarında çiğneme yapacak besinler tüketmezsek, sağlıklı bir şekilde kilo verebiliriz.
Bunu biraz daha ayrıntılı olarak açıklayalım. Bize hep günde 3 ana öğün ve aralarda da birşeyler yememiz gerektiği söylenir. Oysa ki yeterli miktarda karbonhidrat, protein, vitamin, mineral ve su alırsak ve bu dengeyi sağlarsak günde 1 öğün bile yeterlidir. Günümüzde tarım ilaçları vb besin değerlerini düşürücü şeyleri göz önüne aldığımızda, siz öğün sayılarınızı 2 ye düşürerek başlayabilirsiniz. Tabi bu öğünlerde tüm gün ihtiyacınız olan besinleri aldığınızı var sayıyorum.
Bir diğer konu ise çiğneme. Siz çiğneme yaptığınızda, çeşitli salgılar salgılanır ve sindirim sisteminiz çalışmaya başlar bu da sizi
acıktırır. Yedikçe yiyesiniz gelir. Sakız bile çiğniyor olsanız bu sizi acıktıracaktır. Öğünleri sık olanlar şimdi olur mu öyle şey diyor olabilirler. Benim hocam 5 öğün ye dedi ve süper oldum. Fakat siz kendi bedeninizi kendiniz tanımalısınız ve hiç kimsenin söylediği şeyi kendiniz de deneyimlemeden inanmamalısınız. O halde bunu da kendiniz deneyin ve görün. (Tabi burda şeker, kalp, tansiyon, tiroit vb rahatsızlıklarınızın olmadığını ve yoga gibi nabzı çok yükseltmeyecek olan egzersizler yapıldığını varsayıyorum. Herhangi bir rahatsızlığınız varsa bir diyetisyene veya doktora danışın.) Yanlızca sabah 08.00-11.00 arasında ve akşam 16.00 19.00 saatleri arasında yemekleri yavaş yavaş yiyeceğiniz 2 öğün belirleyin ve bu öğün saatleri arasında kuruyemiş dahi olsa çiğneme yapmanıza neden olacak hiç bir şey yemeyin. Çorba ve yoğurt dilediğiniz kadar tüketebilirsiniz. Kahve, alkol ve sigaradan bu dönemde uzak kalmakta fayda var çünkü bunlar rajasik gunalar yani vücut dengesini bozucu şeyler.
Fitness konusuna gelecek olursak, profesyonel olmayan ellerde yaptığınız, özellikle ağırlık, vücut geliştirme çalışmaları başta olmak üzere, crossfit, calisthenics, tabata egzersizleri, hiit antrenmanları, benzeri egzersizler, yaşam boyu size çok büyük güçlükler çektirecek, fıtık, diz, bel, boyun ve eklem rahatsızlıkları, solunum yollarında bozulmalar, kas ağrıları ve rahatsızlıkları gibi uzayıp giden rahatsızlıklara neden olacaktır. Bu nedene kesinlikle anatomi ve egzersiz bilimleri hakkında geniş bilgiye sahip deneyimli kişilerle çalışmalısınız kim ne derse desin siz eklem yerlerinizde, kas ağrısı dısında, bel, sırt ve boynunuzda ağrı hissediyorsanız, hareketi bırakmalı veya başka şekilde yapmalısınız.
Aslında yoga ve pilates egzersizleri birbirine benzer. Zaten pilates hareketleri de 7000 yıllık ilim olan yogadan çıkmıştır. Her ne kadar pilatesin de yoganın da birçok çeşidi olsa da, matwork pilateste yani yerde yapılan pilates hareketlerinde hareketler genelde daha hızlı ve tempoludur.
Pilates yapmaya başlamadan önce en az 15 dakika aktif olarak mutlaka ısınmalısınız (jogging, zumba vs gibi ısınma egzersizleri kullanılabilir). Yogada ise güneşi selamlama gibi bir dizi hareketten oluşan asana serileri ile ısınırız. Ayrıca kapalabhati gibi temizlik ve pranayama çalışmaları, vücudu canlandırır, ısıtır.
Yoga ve pilates hareketlerinde kaslarınızı hem güçlendirir hem esnetirsiniz. Fitness egzersizlerinde ise genelde sıkılaşma, güçlenme ve kas şekillendirmesi söz konusudur. Yogada hareketler birbirini tamamlayıcıdır. Örneğin gövde fleksiyonu yaptıysanız (yani öne, aşşağı doğru eğilmek), ondan sonra bunun tam tersi olan gövde ekstansiyonu (arkaya doğru gövdeyi açmak, esnetmek, germek, göğsü, beli ve kolları yukarı geri açmak) da yaparak dengeyi sağlarsınız. Fakat fitnessda genelde kas kitlesini arttırmaya çalışıldığı için profesyonel olarak çalışılmadığında duruş bozuklukları oluşabilir. (yanlış ve fazla dead lift uygulamaları nedeniyle oluşabilecek olan kifoz yani kamburluk gibi)
Kilo vermek için her ne kadar insanlar pilatesi veya kardiyo egzersizlerini tavsiye ediyor olsa da. Kilo vermeyi asıl yemek yeme düzenimiz ve sistemimiz ile sağlarız. Yaptığımız yoga, pilates veya fitness egzersizleri ise, kilo verirken sarkmamamız ve daha sıkı bir vücuda sahip olmamız içindir. Elbette ki yağlarımızı da egzersizler yardımıyla yakarız ama sizce de o yağları oluşturmadan sıkılaşmaya ve şekillendirmeye başlamak daha iyi ve kolay değil mi?
Bunların yanı sıra vücut geliştirme ve ağırlık egzersizlerinde, eklem aralıklarına çok dikkat edilmelidir. Örneğin dead lift yaparken dizleriniz ayak parmak uçlarınızı geçmemeli, gereğinden fazla yük kaldırılmamalı, aksi taktirde diz ekleminde, belde çeşitli rahatsızlıklar olabilir. Yük ve ağırlık oranları da her kişiye göre farklı olarak belirlenmeli, maksimal ağırlık ölçümü yapmalı, kişiye kaldırabileceğinden fazla ağırlıklar kaldırması konusunda motivasyonlarda bulunmamalıyız. (gaz vermemeliyiz) Merak etmeyin düzenli olarak, profesyonel kişilerle egzersizlerinize devam ettiğinizde zaten gelişeceksiniz. Aceleye gerek yok. Vücudunuza zaman tanıyın.
Beslenmenize de en az egzersizlere verdiğiniz önem kadar dikkat etmelisiniz. Aksi taktirde bütün çabalarınız boşa gider, kaş yapayım derken göz çıkarırsınız. L karnitin, proteim tozu, steroid ve buna benzer tüm doğal olmayan ürünlere de karşı olduğumu söylemek durumundayım. Protein, karbonhidrat, vitamin, mineral ve su dengesini sağladığınızda, doğru egzersizleri, doğru dinlenme sürelerini uyguladığınızda ve bunları düzenli uyku saatleri ile birleştirdiğinizde, sağlıklı, fit ve mutlu kalırsınız. (Gece 23.00 ile 03.00 saatleri arasında, zifiri karanlıkta uyuyor olmalısınız. Vücut iyileşme, yenilenme süreçlerinde bazı hormonları bu saatler arasında ve karanlıkta salgılar )
Bu günlük de bu kadar sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler diliyoruz.