Yoga 7000 yıllık, bilimsel kanıtlar ile insan üzerindeki olumlu etkileri kanıtlanmış, fakat bilimden önce bile var olmuş bir ilimdir. Yoga Zihnin kontrol altına alması, beden zihin ve ruhun birleştirilmesi ve aynı yolda aynı hızda (uyumlu bir şekilde) ilerlemesidir.
İnsanlar yaşam boyu, hayat devam ederken birçok şey düşünür, söyler ve birçok şey yaparlar. Her düşünülen, söylenen ve yapılan şeyin elbette bir sonucu, bir geri dönüşü olacaktır. Buna yoga felsefesinde “karma” adı verilir. Bizler ise uzun olarak ne ekersen onu biçersin diyoruz. Karmamızı oluştururken ilişkilerimiz, yaptığımız veya yapmadığımız şeyler hayatımızı biz farkına bile varmadan etkilemeye başlar.
Diğer insanlarla olan ilişkimiz karmamızı en çok etkileyen konuların başında yer alır. Etrafımızdaki kişilere karşı kötü düşüncelerimiz, davranış ve sözlerimizin karmamızı etkilediği gibi, kişiye zorla yardım etmek, onun adına düşünmek, onun adına, onun dileği olmadan iyilik veya yardım adı altında yaptığımız her şey de karmamızı etkiler. Bu çok sevdiğimiz bir kişiye iyilik bile yapmak olsa, çocuğumuzun derslerine yardım etmek, onun yerine ödevlerini yapmak gibi örneklerde de görüldüğü gibi, şayet o kişinin bu konuda sizden bir yardım dileği yoksa ve ihtiyacı da aslında yoksa, bu durum onun karmasının size geçmesine neden olabilir ve bir bakarsınız ki onun başına gelen, gelmesi gereken negatif şeyler (fakat bunlar o kişi için gerekli olan deneyimlerdir. ) sizin de başınıza gelmeye başlar. Bunu şöyle bir örnekle açıklayabiliriz.
Örneğin paraya ihtiyacı olan birine onun rızası olmadan parasal yardım yapmak o kişinin kötü karmasının size
geçmesine neden olabilir. Bunun nedeni ise canlı cansız her varlığın bu dünyaya bir amaç için gelmiş olması, karmalarını temizlemek ve belirli sınavları geçmek ve bir şeyler öğrenmek amacıyla gelmiş olmasıdır.
Bu örnekte de görüldüğü gibi eğer bu kişiye kendi dileği olmadan bir yardım yapıyorsanız o kişi bu zor durumdan bir sonuç çıkaramayacak ve bir şey öğrenemeyecektir. Belki o kişinin daha tutumlu olmayı, sosyal olmayı, empati duymayı vb. konuları öğrenmesi gereklidir. Faka siz yardım ettiğinizde kişi bunları öğrenemeyecek, yeni bir sınav vermesi veya sizin o sınavı kendi üstünüze almanız gerekecektir.
Yaptığınız her iyilik ve kötülüğün karşılığını bu dünyada mutlaka göreceksinizdir. Yaptığınız şeylerin etkisi örneğin birine tokat atmanın o kişiye verdiği acıyı, siz de o acı sizin için hangi duyguya denk geliyor ise aynı duyguyu uyandıracak şekilde yaşarsınız. Yani birine tokat attıysanız tokat yemezsiniz belki, çünkü bu sizi o kişi kadar yaralamayabilir. Fakat sizin çocuğunuz birinden bir tokat yiyebilir, ya da siz küçük düşürücü bir duruma maruz kalabilirsiniz. Böylece siz de o acıyı aynı şekilde, tatmış olacaksınızdır. Bu yaşamda tamamlayamadığınız karmalar ise, bir sonraki yaşamınızda yine karşınıza çıkacak. Yani bir benzetme ile anlatmak gerekirse, cennete gidemeyecek, bu dünyaya tekrar tekrar gelip karmalarınızı temizlemeniz gerekecektir. (Yoga felsefesinde cennet düşünüldüğü anlamda yoktur, mecazi olarak kullanılmıştır.)
Bu kişiler dünyaya gelmeden, ana rahmine düşmeden önce, hayat sınavından geçebilmek ve ruhun huzura erebilmesi için, anlaşmalarını
yapmış, gelişimlerini tamamlayabilmek için ailelerini, anne ve babalarını, arkadaş ve iş çevrelerini, yaşayacakları yeri hatta tekamülün, olgunlaşmanın, ilerleme ve gelişmenin artık ilerleyemeyecek hale gelmesi neticesinde başlarına gelebilecek olası hastalıkları hatta ölümleri bile kendileri kabul etmiş veya seçmiş, karşılaşacakları sınavları zorluklarını da tekamüle göre belirlemiştir. Ergenlikte çocukların aileleriyle anlaşamamalarının en büyük nedeni budur. Aileler çocuklarına, çocuklar da ailelerine bir şeyler öğretmek için birbirlerini seçerler.
Bir diğer konu da egodur. Ego herkeste vardır. İnsan yaradılışı itibari ile ego ve nevroz ile büyür. Doğduğunda belki buna sahip olmasa bile çevresinde gördüğü insan ve nesneler onun egosunun büyümesine neden olur. Prenses ve krallar gibi yetiştirilen kadın ve erkek çocuklar, iş okul veya aşk hayatlarında ailelerinden yetiştirilirken gelen bu aşırı ilgi ve sevgiyi bulamayabilir.
Günümüzde bipolar bozukluklar, manik depresif ruh halleri vb birçok
psikolojik rahatsızlığın da temel nedeni budur. El bebek gül bebek büyüyen bireyler, büyüdüklerinde artık başrolde değillerdir. Hatta okul hayatında çok başarılı olsalar bile iş hayatında emir altında çalışmak “ego” için dolayısıyla o birey için hiç de hoş olmayacak, kendini yetersiz ve güçsüz görecek dolayısıyla birçok psikolojik rahatsızlık baş gösterecek. Kendilerini alışverişe verip aşırı para harcamaya başlamak, olduğundan farklı veya daha güzel görünmeye çalışmak için sürekli kıyafetler ve takılar almak, öyle ki estetik operasyonlar, dolgular, saç rengini değiştirmek, dövmeler yaptırmak, sürekli sevgili değiştirmek, ilişkilerde mutlu ve tatmin olmamaya başlamak, aileden kaçış, sürekli seyahat etme isteği (bu da bir kaçıştır.), ani duygu değişimleri, çabuk sinirlenme, ağlarken birden kahkahalar atmaya başlamak, başkalarının zihnini okumak! Okunan zihinlerle kafada senaryolar yazmak en kötüsü de bunlara inanmak gibi durumlar hep egonun işidir.
Ego törpülenemez ise hayatta büyük acılar çekilir.
Arkadaş seçimimiz bile bu kadar önemliyken, hayat arkadaşı, eş, sevgili seçmenin ne kadar önemli ve dikkatli
yapılması gereken bir konu olduğunu siz düşünün. İnsanların enerji alanları, karmaları, bedenleri içlerinde barındırdıkları tüm enerjiler birbirlerini etkiler.
Kısaca ruh eşimizi seçerken yolumuza en uygun ve tamamlayıcı kişileri seçerek ilerlemeye devam etmeliyiz. Seçtiğimiz kişileri değiştiremeyeceğimizi bilmeli ve buna göre davranmalıyız. Yaşamda dengeyi yakalamalı yaşam enerjimizi dikkatli kullanarak bedenimizde saklı olan hayat bilgisini yolumuza en yakın kişiyle paylaşmalıyız.
Saplantı ve takıntılarınızı bir kenara bırakın. Hayatınızı en mutlu olacağınız şekilde yaşayın. Unutmayın, yarınlarınızı bugün düşündükleriniz, söyledikleriniz ve yaptıklarınız oluşturuyor. Kendinize en iyi gelecek olan işi, eşi ve hayatı seçerek mutlu ve huzurlu yaşamanız dileğimizle.